Bu Blogda Ara

18 Ekim 2015 Pazar

PASSIVE VOICE

PASSIVE VOICE (EDİLGEN CÜMLELER)

Etken cümleler, öznenin ne yaptığını anlatır. Edilgen cümlelerde de özne  haline dönüşen nesneye ne yapıldığı anlatılır. İlk olarak Türkçe cümlelerle bir örnek verelim;

Etken---->Ali camı kırdı. 

Edilgen-->Cam Ali tarafından kırıldı.

İngilizce’de etken cümleyi edilgen yapmak için nesneyi özne haline getiririz ve bütün tense’lerdeki edilgen cümlelerde fiilin üçüncü(past participle) hali kullanılır.

KULLANIM YERLERİ

1) Eylemin kimin tarafından yapıldığı bilinmiyorsa veya eylemi kimin yaptığı önemli değilse, yada eylemi yapanın kim olduğunu saklamak istiyorsak  passive voice kullanırız;

Active----> I broke the window. (Ben pencereyi kırdım.)

Passive---> The window was broken.(Pencere kırıldı.) Burada özneyi saklıyoruz

Active----> Alan has stolen my money.(Alan paramı çaldı.)

Passive---> My money has been stolen.(Param çalındı.) Özne saklı.

Eğer özneyi saklamak istemiyorsak ve kimin tarafından yapıldığını  söylemek istiyorsak, cümlenin sonuna “by Alan” ekleriz;

My money has been stolen by Alan.(Param Alan tarafından çalındı.)
People, someone,somebody gibi belirsiz özneler kullanılırsa pasif cümle  kurarken bu özneleri belirtmeyiz;

Active----> Someone robbed the bank.(Biri bankayı soydu.)

Passive---> The bank was robbed.(Banka soyuldu.)

Pasif cümleleri “to be+fiilin üçüncü hali(past participle)” olarak görmeliyiz. Cümlenin zamanını anlayabilmemiz için yardımcı fiile bakmamız  yeterlidir. Pasif cümle nasıl yapılır örneklerle göreceğiz;


SIMPLE PRESENT TENSE

Simple Present Tense’deki aktif cümleyi pasife çevirirken “am/is/are” kullanırız;

A   She speaks Italian.(O İtalyanca konuşur.)

P   Italian is spoken.(İtalyanca konuşulur.)

A   John and Jenny save money.(John be Jenny para biriktirirler.)

P   Money is saved by John and Jenny.(John ve Jenny tarafından para biriktirilir.)

A   Jill consumes a lot of alcohol.(Jill çok alkol tüketir.)

P   A lot of alcohol is consumed by Jill.(Pek çok alkol Jill tarafından tüketilir.)

A  People buy lottery tickets every week.(İnsanlar her hafta piyango biletleri satın alır.)

P  Lottery tickets are bought every week.(piyango biletleri her hafta satın alınır.)


PAST SIMPLE TENSE

Was/were+past participle

A   The police arrested the criminals.(Polis suçluları tutukladı.)

P   The criminals were arrested by the police.(Suçlular polis tarafından tutuklandı.)

A   The robbers made up a story.(Soyguncular bir hikaye uydurdular.)

P   A story was made up by the robbers.(Soyguncular tarafından bir hikaye uyduruldu.)

A   That boy ate the whole pizza.(Şu çocuk bütün pizzayı yedi.)

P   The whole pizza was eaten by that boy.(Bütün pizza şu çocuk tarafından yenildi.)

PRESENT PERFECT TENSE

Have/has been+past participle

A   We have produced cars here since 1990.(Biz 1990 yılından beri burada araba üretiyoruz.)

P   Cars have been produced here since 1990.(1990 yılından beri burada araba üretiliyor.)

A   Has he given you back the book yet?(O sana kitabı henüz geri verdimi?)

P   Has the book been given back to you yet? veya Have you been given back the  book yet? (Kitap henüz sana geri verildimi?)

A   Ann has read that book twice.(Ann o kitabı 2 kez okudu.)

P   That book has been read by Anne twice.(O kitap Ann tarafından 2 kez okundu.)

PAST PERFECT TENSE

Had been+past participle

A   They had finished preparations by the time the guests arrived.(Onlar misafirler gelmeden hazırlıkları bitirmişti.)

P   Preparations had been finished by the time the guests arrived.(Misafirler gelmeden hazırlıklar bitirilmişti.)

A   After I had done my homework, I went out.(Ödevimi yaptıktan sonra dışarı çıktım.)

P   After my homework had been done, I went out.(Ödevim yapıldıktan sonra dışarı çıktım.)

A   My sister had finished her phone conversation when I got back home.(Eve geldiğimde kızkardeşim telefon görüşmesini bitirmişti.)

P   My sister’s phone conversation had been finished when I got back home.(Eve geldiğimde kızkardeşimin telefon görüşmesi bitirilmişti.)

WILL FUTURE

Will+be+past participle

A   You will help me.(Bana yardım edeceksin.)

P   I will be helped.(Bana yardım edilecek.)

**Burada nesne “me” olur. “Me” özne olurken “I” olur.

A   They will serve us.(Onlar bize servis yapacaklar.)

P   We will be served.(Bize servis yapılacak.)

**Burada da “us” nesnedir. Özneye dönüşürken “we” haline gelir.

A   Suzan will get the phone.(Suzan telefona bakacak.)

P   The phone will be got by Suzan.(Telefona Suzan tarafından bakılacak.)


GOING TO FUTURE

Going to+be+past participle

A   I’m going to bring you some books.(Sana birkaç kitap getireceğim.)

P   Some books are going to be brought to you.(Sana birkaç kitap getirilecek.)

A   Jeremy is going to buy a new car.(Jeremy yeni bir araba satın alacak.)

P   A new car is going to be bought by Jeremy.(Jeremy tarafından yeni bir araba satın alınacak.)

A   Andy is going to throw a party next week.(Andy gelecek hafta parti verecek.)

P   A party is going to be thrown by Andy next week.(Gelecek hafta Andy tarafından bir parti verilecek.)

CAN

Can+be+past participle

A   Can you help me? (Bana yardım edebilirmisin?)

P   Can I be helped?(Bana yardım edilebilirmi?)

A   Ali can repair that computer.(Ali o bilgisayarı tamir edebilir.)

P   That computer can be repaired by Ali.(O bilgisayar Ali tarafından tamir edilebilir.)

A   They can understand you.(Onlar seni anlayabilirler.)

P   You can be understood.(Sen anlaşılabilirsin.)

A   Bruce Lee can beat up Jackie Chen.(Bruce Lee, Jackie Chen’i dövebilir.)

P   Jackie Chen can be beaten up by Bruce Lee.(Jackie Chen, Bruce Lee tarafından dövülebilir.)


SHOULD

Should+be+past participle

A   People should read that book.(İnsanlar o kitabı okumalı.)

P   That book should be read.(O kitap okunmalı.)

A   You should take that pill.(O hapı almalısın.)

P   That pill should be taken.(O hap alınmalı.)

A   We shouldn’t smoke cigarettes.(Sigara içmemeliyiz.)

P   Cigarettes shouldn’t be smoked.(Sigara içilmemeli.)

A   They should help me.(Onlar bana yardım etmeli.)

P   I should be helped.(Bana yardım edilmeli.)

Bu örnekler sanırım Passive Voice’u açıklamakta yeterlidir. Cümleler pasif’den aktif’e dönerken nesne özne oluyor ve fiilin üçüncü hali kullanılıyor. Yardımcı fiillerin  değişimi de aşağıdaki tabloda verilmiştir.



PAST PERFECT CONTINUOUS TENSE

PAST PERFECT CONTINUOUS TENSE



Bu tense’de formül şu şekilde olur. Olumlu cümleler için;

I
+had been
+Ving
You
He/She/It
We
They


Olumsuz cümleler için;



I
+hadn’t been    (had not been)
+Ving
You
He/She/It
We
They


Soru cümleleri için ise;

Had+
I
+been
+Ving
You
He/She/It
We
They

şeklinde olur. Bütün Tense’lerde olduğu gibi olumsuz sorular da sorulabilir. Olumsuz soru da aşağıdaki şekilde yapılır;



Hadn’t+
I
+been
+Ving
You
He/She/It
We
They



KULLANIMI

1) Geçmişte başka bir eylemden önce başlayıp, o eyleme kadar devam etmiş olayları anlatırken bu tense’i kullanırız.

I had been studying for an hour when the phone rang. (Telefon çaldığında 1 saattir ders çalışıyordum.)

She had been skiing when she broke her leg.(Ayağını kırdığında kayak yapıyordu.)
We had been playing poker for hours when my mother came home.(Annem eve geldiğinde saatlerdir poker oynuyorduk.)


2) Geçmişteki bir eylem veya olaydan önce başlamış ve o olaya veya eyleme kadar devam etmiş, yada o eylemden hemen önce bitmiş olayları  anlatırken kullanırız.

She wasn’t hungry at all when she came home. She had been eating all day.(O eve geldiğinde hiç aç değildi. Bütün gün yemek yemişti.)

He had a sore throat. He had been singing for 2 hours.(Onun boğaz ağrısı vardı. 2 saat şarkı söylemişti.)

They were really tired. They had been dancing all night.(Onlar gerçekten yorgundu. Bütün akşam dans etmişlerdi.)

Not: Past Perfect Tense ile Past Perfect Continuous(Progressive)  Tense’i karşılaştırırsak;

**Past Perfect’de geçmişte belli bir zaman veya eylemden önce olan olayın bitmiş olduğu anlatılır.

**Past Perfect Continuous’da geçmişteki bir eylemden önceki diğer bir  eylemin veya olayın belli bir müddet devam etmiş olduğu anlatılır. Eylemin bitip bitmediği net değildir.

Past Perfect Tense

PAST PERFECT TENSE (MİŞLİ GEÇMİŞ ZAMAN)

Past Perfect Tense geçmişte olup bitmiş iki eylemden ilkini anlatırken  kullanılır.

Past Perfect  S.Past         Now   Future
|____________|_________|_____|__________________|



Past Perfect Tense’de tüm şahıslar için yardımcı fiil “had” olur ve fiilin  üçüncü hali kullanılır. Formül aşağıdaki gibidir;

Olumlu cümlelerde;

I
You
He/She/It         + HAD + V3
We
They


Olumsuz cümlelerde;


I
You
He/She/It           + HADN’T + V3
We
They




Soru cümlelerinde de;


  I
 You
HAD +    He/She/It   + V3
 We
 They

Şeklinde olur. Düzenli fiiller “-ed” takısı alır. Düzensizler de ezberlenmelidir.

Örnek;

Diyelim ki ben saat 2’de eve geldim. Annem de saat 1 de yemek yapmayı  bitirmiş bunu Past Perfect ile şu şekilde ifade ederiz;

My mother had cooked when I got home.(Annem ben eve geldiğimde yemek pişirmişti.) 

Bu demek oluyor ki, ben annemin yemek pişirdiğini görmedim çünkü ben  gelmeden yapmış. Burada ilk yapılan eylem yemek pişirmek olduğu için o bölüm past perfect ile ifade edilmiş.

My father had watched the news when I walked into the room. (Ben odaya girdiğimde babam haberleri izlemişti.) 

İzlemiş bitmiş ve sonra ben odaya girmişim. Burada yapılan ilk eylem haber izlemek olduğu için past perfect ile anlatılmış.

KULLANIMI:

1)Geçmişte bir zaman noktası verip, cümleyi past perfect yaptığımız zaman, o eylemin o zaman noktasından önce bitmiş olduğunu ifade etmiş oluruz;

She had already finished her homework at 22:00 last night.(O dün akşam saat 10’da ev ödevini çoktan bitirmişti.)

2) Sabah kalkıyorsunuz ve kızınızın gözleri kıpkırmızı ve ağlamış. Bunu da Past Perfect ile ifade edersiniz;

She had cried all night.(O bütün akşam ağlamış.)

Arkadaşım Tom’u uzun zaman görmemişim. Ama onun zengin olduğunu  duymuşum;

I heard that my friend Tom had become very rich.(Duydum ki arkadaşım Tom çok zengin olmuş.)

WHEN, BEFORE, AFTER

I had had shower when you called me. (Beni aradığında duş almıştım.) Bu  cümlede duş alma eylemi ilk eylemdir. İlk önce duş alınmış sonra aranmış. Bu yüzden ilk eylem past perfect ile yapılmıştır.

I had eaten lunch when my father got home.(Babam eve geldiğinde öğlen yemeği yemiştim.) İlk olarak öğlen yemeğini yemiş sonra babası eve gelmiş.

Bu cümleler ters çevirilerek de yapılır ancak “when”’li cümle bittiğinde  ortaya bir virgül konur;

When you called me, I had had shower.

When my father got home, I had eaten lunch.

“When”’li cümle Past Perfect de olabilir;

When I had done my homework, I went out. (Ödevimi bitirdikten sonra  dışarı çıktım.) Burada ilk yapılan eylem ödev yapmak, ikincisi ise dışarı  çıkmaktır. O yüzden ilk eylem Past Perfect ile ifade edilir.

After+Past Perfect

“After”, Past Perfect cümle ile birlikte kullanılır;

After she had watched a movie, she called me.(O bir film izledikten sonra beni aradı.) İlk yapılan eylem film izlemek  olduğu için Past Perfect ile ifade edilir.

Bu cümle “She called me after she had watched a movie” şeklinde de  yapılabilir ama gördüğünüz gibi aradaki virgül kalkar.

After they had played tennis, they drank a litre of water.(Tenis oynadıktan sonra 1 litre su içtiler.) İlk eylem tenis oynamak olduğu  için Past Perfect ile yapılır.

“They drank a litre of water after they had played tennis” şeklinde de  yapılabilir.

BEFORE

“Before” genellikle Past Simple Tense ile birlikte kullanılsa da, hem Past Simple, hem de Past Perfect cümle ile kullanılabilir. Eylem sırası değişik  olur tabi.

Before I started having dinner, I had drunk a glass of wine.(Akşam yemeği yemeye başlamadan önce bir bardak şarap içmiştim.) İlk  eylem şarap içme eylemidir.

Before John painted the walls, he had cleaned the kitchen.(John duvarları boyamadan önce mutfağı temizlemişti.) İlk olan eylem  mutfak temizliğidir.

Before my sister had finished studying, the phone rang. (Kızkardeşim  ders çalışmayı bitirmeden önce telefon çaldı.) İlk eylem ders çalışmayı  bitirmek eylemidir. O yüzden Past Perfect cümle ile yapılmış. Ancak  burada ders çalışmayı bitirme eylemi yarım kalmıştır.

**Aşağıdaki iki cümlenin anlamına bakalım. Biri Past Perfect, diğeri ise  Present Perfect ile yapılmıştır;

Present Perfect-->I haven’t seen an alligator.(Timsah görmedim) Hala da görmüş değil.

Past Perfect-->I hadn’t seen an alligator.(Timsah görmemiştim.) Ama ilk kez şimdi görmüş oluyor.

**Not: “had” yardımcı fiilini “’d” şeklinde kısaltabiliriz. Örneğin; I’d,  You’d, He’d....gibi.

16 Ekim 2015 Cuma

HOW+SIFAT

HOW + SIFAT (NE KADAR!)

How disgusting! (Ne kadar iğrenç!)

How exciting! (Ne kadar heyecan verici!)

How poor that dog is! (Ne kadar zavallı bir köpek!)

How smart your dog is! (Köpeğin ne kadar akıllı!)

WHAT A / AN

WHAT A / AN

Hayret ve şaşkınlık ifadesi olarak ünlem işaretiyle birlikte kullanılır.  Formül şu şekildedir;

What a / an + sıfat +isim

What a nice person! (Ne iyi bir insan!)

What an awful day! (Ne berbat bir gün!)

What a cute kitty! ( Ne şirin bir yavru kedi!)

What an interesting place! (Ne ilginç bir yer!)


Çoğul isimler olduğu zaman “a” veya “an” kullanılmaz;

What beautiful cars! (Ne güzel arabalar!)

What nice bicycles he has! (Ne güzel bisikletleri var!)

What colorful flowers! (Ne renkli çiçekler!)

Ayrıca what (a) + isim olarak da kullanılır;

What a woman! (Ne kadın ama!)

What houses! (Ne evler ama!)

What a day! ( Ne gün ama!)

ALL

ALL (HEPSİ)

Özneden önce kullanılabilir;

All the people in the building went up to the roof.(B,nadaki bütün insanlar çatıya çıktı.)

All the players in the team played perfectly.(Takımdaki bütün oyuncular mükemmel oynadı.)

Özneden sonra, eğer varsa yardımcı fiilden sonra ve fiilden önce  kullanılabilir;

They all left after the argument.(Tartışmadan sonra onların hepsi gitti.)

You are all happy.(Hepiniz mutlusunuz.)

We all like adventure movies.(Hepimiz macera filmlerini severiz.)

They are all flying to Japan now.(Onların hepsi şimdi Japonyaya uçuyor.)

You have all failed the test.(Hepiniz sınavda başarısız oldunuz.)

“All”’u sayılabilir nesnelerle birlikte kullanabildiğimiz gibi sayılamaz  nesnelerle de kullanabiliriz.

They threw away all the furniture when they moved to a new flat.(Yeni daireye taşındıklarında bütün mobilyaları attılar.)

After playing tennis I drank all the water in the bottle.(Tenis oynadıktan sonra şişedeki suyun hepsini içtim.



ALL OF US / YOU / THEM (HEPİMİZ, HEPİNİZ, HEPSİ)

All of us work hard.(Hepimiz çok çalışırız.)

All of you are lazy.(Hepiniz tembelsiniz.)

All of them are crazy.(Onların hepsi çılgın.)

All of us went to New York for Christmas.(Hepimiz Noel için New York’a gittik.)